İlkel insan güneşin gökteki durumuna göre zamanı hesaplardı. Uygarlaşan insanlar daha iyi bir çare buldular. Toprağa yerleştirdikleri bir cismin gölgesinin ne kadar yer değiştirdiğini ölçerek günü bölümlere ayırdılar. Böylece saat kavramı belirmeye başladı. Yunanlıların “gnomon” adını verdiği bu kazık güneş kadranının öncüsü oldu. Mısırlılar yalnızca gündüzleri kullanılan gnomonun yanı sıra geceleri zamanı ölçmek için su saatlerinden yararlanıyorlardı. İlk su saati,milattan önce 1500’de gömülen firavun 1. Amenhotep’in mezarında bulunmuş. Antik Yunanistan’da da milattan önce 325’ten beri su saatleri yapılırmış. Yunanlar,su saatine “su hırsızı” dermiş. Taştan yapılan su saatlerinin içine işaretler kazınırmış ya sürekli aynı hızda damlayan suyun içlerine dolmasıyla ya da içlerindeki suyun boşalmasıyla zamanı bildirirlermiş.
Bizanslılar daha sonraları yakıtlı saatler yaptılar. Nihayet 14. yüzyılda kum saati ortaya çıktı. Makineli saatler 10. yüzyılda, ileride II.Silvester adıyla papa olacak keşiş Gerbert Aurillac’ın ağırlıklı motoru icadından sonra ortaya çıktı. 1509 da Alman saat yapımcıları Nürmberg yumurtalarını yaptılar. (İlk yapıldıkları şehrin adı ve biçimleri yüzünden böyle adlandırılmışlardı). Bunlar cep saatlerinin atalarıdır. 1524’te Alman kilitustası Peter Henlien, tarihte bilinen ilk kurmalı saati üretti. O zamana kadar mekanizmaları çalıştırmak için sürekli yer değiştirilen ağırlıklar vardı. Kurmalı saatler, yayları gevşedikçe zamanı göstermemeye başlıyordu ama onların sayesinde taşınabilir saatler üretilmeye başlandı.
1550’lerde piyasada Almanya ve Fransa üretimi saatler dolaşmaya başlamıştı. 1575’te İsveç ve İngiliz üreticiler ortaya çıktı. Saat, zamanı gösteren bir araç değil, yeni ortaya çıkmış bir modaydı henüz. Çelikten yapılan iç mekanizmalar, bu yıllardan sonra pirince dönüşmeye başladı. Yine de saat denince, istediği zaman duran, istediği gibi hata yapma hakkını kendinde gören zımbırtılar akla geliyordu. Buna rağmen eski sistemlere dönülmüyordu, parası olan herkes bir saat alıyor, saati olmayan komşular ayıplanıyordu. Yine de saati bir arzu nesnesi haline getiren bu teknolojik gelişmeler değil, 1600-1675 arasındaki şekilsel yeniliklerdi.
1656’da ilk sarkaçlı saat üretildi. Sarkaç mantığını Galileo’nun bulduğu düşünülür, hattaçizdiği ama yapamadığı bir tasarımı olduğu söylenir. 1660’da saatler sadeleşme eğilimine girdi, şıkır şıkır saatler artık kadın saatleri olarak görülüyordu.1675’te teknik iyileştirmeler yapıldı, artık saatiniz bir günde birkaç saat değil, sadece birkaç dakika sekiyordu. Böylece saatin kadranına dakikalar çizilip saate yelkovan eklendi. İngiltere kralı, saatini yerleştirmek için cepler diktirdiği yeleğiyle ilk kez halkın önüne 1675’te çıktı.
1704’te Dullier adında bir üretici, pirinç parçaların bazılarını mücevherlerle değiştirmeyi denedi. Sonuç, ucuzlama trendine giren saatler arasında fiyatıyla soyluların iştahını kabartan yeni bir alternatifti. 1725’te ucuz saatlerin bir yerine de kıymetli taş koyma modası başlayıp bir süre devam etti. 1750’deilk kez bir üretici saate kendi ismini verip marka yaratmaya kalktı.
1721’de George Graham’ın yaptığı sarkaçlı saat, günde sadece bir saniye şaşıyordu. 1761’deJohn Harrison’ın yaptığı saat o kadar dakikti ki deniz yolculuklarındaki ölçümlerde kullanılmaya başlandı. İngiliz hükümeti, bu başarısını, bu zamanın parasıyla 10 milyon dolar vererek ödüllendirdi. Bu saat, günde saniyenin beşte biri kadar şaşıyordu.
1800’lere kadar bol mücevherli ve işlev açısından birbirinden farksız saatler üretilmeye devam edildi. 1800’de ilk kez bir cep kronometresi yapıldı, yani saniye ilk kez cebe girdi. 1850’de Amerika’da ilk kez seri üretim saat yapılmaya başlandı.
1952’de ilk kez kurulmayan bir saat üretildi, bu saat, “pil” denen mucize sayesinde çalışıyor ve hiçbir kurmalı saatin ulaşamadığı dakikliğe ulaşıyordu. 1970’deelektronik saatler piyasada ilk kez görüldü.
Kanadalı W. A.Marrison’ın ABD’deki Bell Laboratuvarlan’nda kuvars kristalli saati geliştirmesi zaman ölçümünde yeni bir çığır başlattı. Bugün artık bu ilkeye göre işlemeyen pek az saat kalmıştır. Enerjisini bir yıl ya da daha uzun ömürlü minik bir pilden sağlayan bu saatlerin kurulmasına gerek yoktur. Zamanı son derece duyarlı biçimde Ölçen kuvars kristaller ve elektronik devreler o kadar küçük yapılabilmektedir ki, geleneksel bir saatin hacmi kadar bir yere,başka pek çok işlevi de yerine getirecek ek devreler yerleştirilebilmektedir. Kronometre, takvim ve alarm gibi kolaylıkları bulunan saatlere artık herkeste rastlanmaktadır. Radyosu, hesap makinesi, birleştirilmiş sayısal ve örneksel göstergesi olan, hatta ayın evrelerini gösteren saatler de yaygınlaşmıştır.
KAYNAKLAR: