Lüks kalem dünyasının tartışmasız lideri Montblanc, geçtiğimiz yılın ortasında CEO koltuğuna sektörün önemli figürlerinden Jerome Lambert’i getirerek aslında oldukça önemli bir mesaj vermişti. Evet, Lambert’ten önce de markanın saat departmanı gün geçtikçe büyüyordu ama 10 senede Jaeger-LeCoultre’de çok önemli işlere imza atan Lambert seçimi, Montblanc’ın lüks saat dünyasında artık “son adımı” atmaya hazır olduğunu gösteriyordu. Başarılı yönetici markanın yakın geçmişine bakınca oldukça sağlıklı temeller atıldığını gördü ama eksik olan tek bir noktayı göz ardı edemezdi: Geleneksel İsviçre saatçiliğinin temel değerlerini ve zanaatkârlığını taşıyan, geleneksel çizgilere sahip bir koleksiyon.
Lambert’in Richemont Grubu’nun en değerli iki markasından biri (Cartier ile birlikte) hakkındaki analizi gerçekten çok yerindeydi. O güne kadar imza atılan TimeWalker, Nicolas Rieussec ve Villeret gibi koleksiyonlar tüm markaların gıpta edeceği tasarımlara sahipti ve artık iş son adımı atmaya kalmıştı. Lambert ve ekibinin çalışmaları, bu senenin başında SIHH’ta tanıtılan Meisterstück Heritage serisini ortaya çıkardı. “Asla klasikleri yenemezsiniz” felsefesiyle ortaya çıkan koleksiyon, tepeden tırnağa horoloji dünyasının tüm gereklerini bünyesinde taşırken, fiyatları da oldukça erişilebilir rakamlara çekerek rekabeti had safhaya çıkardı.
