Yüksek saatçilik dünyasındaki en ayrıcalıklı markalardan biri olan Corum’un hikâyesinin ilk sayfası, sektörün çok önemli figürlerinden Rene Bannwart’a ait.
2010 yılında (95 yaşındayken) hayata gözlerini yuman Bannwart, Patek Philippe ve Omega gibi devlerde edindiği tecrübelerin ardından 1955’de artık kendi saatlerini üretmeye karar vermişti. İçindeki girişimci ruhu artık dizginleyemiyordu ve amcası Gaston Ries ile birlikte yepyeni bir maceraya atıldı. İsim olarak “yeterli çoğunluk” anlamına gelen quorum kelimesinin daha kolay telaffuz edilir hâli Corum’u seçen Bannwart’ın, logo için de farklı fikirleri vardı. Ne de olsa çözülecek sorunlar, keşfedilecek gizemler ve üstesinden gelinecek icatlar için yaşıyordu ve gökyüzünü gösteren bir anahtar, onun derdini çok iyi anlatıyordu.
58 sene önce kurulan Corum, tarihi boyunca Bannwart’ın anahtarının hakkını verdi. Hatta bu anahtar bir nevi maymuncuk rolü oynadı ve İsviçreli marka için sayısız kapının kilidini açtı. 1958’de bezeliyle Çinlilerin piramit şeklindeki şapkalarını çağrıştıran Chinese Hat ve Golden Bridge’nin temellerinin atıldığı Golden Tube koleksiyonları, markanın yıllar içinde yapacaklarının sinyallerini ilk günden verdi. Bannwart’ın bu yola çıkmadan önce dersine çok iyi çalıştığı öylesine belliydi ki, 1960’da namı bugün bile yürüyen Admiral’s Cup’ın ilk versiyonu tanıtıldı. Dört sene sonra ise sahne bu kez Coin Watch’a aitti. Ultra ince makinesi, eski bir altın madeni paraya sığdırılan unutulmaz koleksiyon 60’lara damga vurdu. Birçok ünlü statü sembolü olarak Coin Watch’ı tercih ederken, özellikle ABD Başkanları orijinal koleksiyondan asla vazgeçemediler.
MİRAS EMİN ELLERDE
1966 senesi Corum için iki açıdan çok önemliydi. Bir yandan saat indekslerinin kadran yerine bezele işlenmesi ile herkes için oldukça ilgi çekici bir tasarıma sahip olan Romvlvs tasarımına imza atılması, diğer yandan Bannwart’ın oğlu Jean-René Bannwart’ın firmaya katılması İsviçreli marka için oldukça iyi haberlerdi. Jean-René Bannwart, yıllar içinde belki de babasının beklentilerinin bile ötesine geçti ve özellikle ünlü Admiral’s Cup koleksiyonunun evriminde en büyük payın sahibi oldu.
Kurulduğu günden itibaren yakaladığı ivmeyi hiç kaybetmeyen Corum, 80’lerde ciddi anlamda zirve yaptı. Vincent Calabrese ve Corum’un işbirliğiyle 1980 yılında tanıtılan Golden Bridge konsepti lüks saat dünyasını tek kelimeyle afallatırken (detaylar arka sayfada), denizci flamaları ve 12 köşeli bezeliyle yeniden dizayn edilen Admiral’s Cup bir anda uluslararası denizci saati hâline geldi. Bu koleksiyonlarla ayakları yere hiç olmadığı kadar sağlam basan Corum, anahtarından ilham alarak üretmeye ve sınırları zorlamaya devam etti. Bir yandan mevcut seriler hem teknolojik hem de tasarım açısından geliştirilirken, diğer yandan Tabogan, Bubble, Trapeze gibi birbirinden orijinal saatlere imza atıldı. Elbette işin üretim aşaması da görmezden gelinmedi ve bu süreçte Corum atölyelerindeki ustaların ellerinden iki tane in-house mekanizma çıktı. Özellikle 2000 yılında kaptan köşküne oturan sektörün önemli yüzlerinden Severin Wunderman (1938-2008) ile Wunderman’ın isteğiyle 2005’de işe başlayan ve iki sene sonra CEO olan Antonio Calce’nin geniş vizyonları, Corum’un asla geri adım atmamasını sağladı. Bir başka deyişle, Rene Bannwart’ın gözü arkada kalmadı.